Sponsorlu Bağlantılar
Kertenkele dizisi ile dahada ön plana çıkan güzel oyuncu Sera Tokdemir ile yakışıklı oyuncu Cansel Elçin'in başrolelrini üstlendiği Bizim Hikaye filmi konusu ile çok konuşulacağa benziyor..
12 Eylül dönemini anlatan Bizim Hikaye filminin başrol oyuncularından Cansel Elçin ve Sera Tokdemir, hak ve adalet için canlandırdıkları karakterler kadar mücadeleci olabileceklerini söyledi..
Cansel Elçin ve Sera Tokdemir, cuma günü vizyona giren ‘Bizim Hikaye’de evli bir çifti oynuyor. İkili; inançları uğruna hapse atılanların hikayesini anlatan filmde, haksızlığa uğramış ve ailesi elinden alınmış bir adamla, hayata karşı tek başına mücadele etmek zorunda kalan bir kadının öyküsünü perdeye taşıyor.
Yönetmenliğini Yasin Uslu’nun üstlendiği ‘Bizim Hikaye’;80 darbesinde gururu, itibarı zedelenen ve yok yere, hüküm giyen insanların hayata tutunma çabalarını anlatıyor.
‘
Bizim Hikaye’ filmiyle yollarınız nasıl kesişti?
Sera Tokdemir: Rol aldığım ‘Kertenkele’ dizisinin de yapımcısı olan Yalçın Şen, projeden bahsetti. Hikayeyi anlattığında o kadar etkilendim ki, gözümün önünde sahne sahne oynayacağım karakter canlandı. Büyük bir heyecan ve istekle bu rolü oynamak istedim.
Cansel Elçin: Projenin cast direktörlüğünü yapan menajerim Yelda Gürkan, hikayeden söz ettiğinde çok ilgimi çekti. Senaryoyu okuduktan sonra ‘İsmail’ karakterinden ve baba - oğul ilişkisinden dolayı projede yer almak istedim.
Filmde sizi en çok ne etkiledi?
Sera Tokdemir:Hikayenin geneli etkileyici bir konuya sahip. Herkesin bir hikayesi var. Dram, aşk, savaş, sevgi her şey var... Beni etkileyen, bütün karakterlerin inançları ve düşüncelerine sonuna kadar sahip çıkmaları, kararlılıkları, zorluklar karşısındaki dik duruşları, hiçbir şeyin kendilerini yıldırmamaları oldu.
Özellikle canlandırdığım ‘Nimet’in zorlu şartlar altındaki güçlü duruşu beni çok etkiledi.
Cansel Elçin: Filmde en etkilendiğim ve sevdiğim cümle, “Ben sadece babam için değil bütün mağdurlar için iade - i itibar istiyorum” oldu. Bu hoşgörü ve tolerans içeren
cümle çok etkileyiciydi.
Gerçek hayatta filmdeki gibi haksızlığa ve adaletsizliğe uğrasaydınız ne yapardınız?
Sera Tokdemir: Her zaman hakkımı savunmak içim mücadeleci olurdum. Bu uğurda hiçbir şey yıldıramaz beni. Filmin özeti de bu. Haksız yere hüküm giyen insanların adalet arayışı.
Cansel Elçin: Direnirdim.
Karakterim gibi dimdik durmaya çalışırdım.
Mücadelemi verirdim.
Filmi izleyenler neler hissedecek?
Sera Tokdemir: Film, herkesi derinden etkileyecek duygu yüklü sahneleriyle, uzun yıllar seyircilerin hafızalarından silinmeyecek.
Seyredenlerin göz pınarlarından damla damla yüreklerine akan bir hikayeyle salondan ayrılacaklar.
Cansel Elçin: Hüzünlü bir film oldu.
Karakterinizden bahsedebilir misiniz biraz?
Kendinize benzettiğiniz yönleri var mı?
Sera Tokdemir:‘Nimet’, üç çocuğuyla ortada kalan, hapse giren kocasına destek olan ve sıkıntılara tek başına göğüs geren güçlü bir kadın.İnançlarından asla ödün vermiyor. Çetin bir yaşam mücadelesi sürüyor. Karakter bana çok ilham verdi; güçlü duruşu ve mücadele veren yanıyla kendime benzettim.
Cansel Elçin: Karakterimi, İtalyan filmi ‘Hayat Güzeldir’de Roberto Benigni’nin canlandırdığı ‘Guido Orefice’ rolünden esinlenerek oluşturdum. Başına sürekli kötü şeyler gelse de bu olaylardan hep iyi şeyler çıkarmaya çalışan bir adam. ‘İsmail’ kendi halinde, son derece huzurlu yaşayan ve ailesine düşkün bir yazar. Ben de aileme düşkün biriyim.
Aşk bu hikayenin neresinde?
Sera Tokdemir:Bu filmi seyredenler hikayenin her safhasında aşka tanıklık edecek. Bu film çile dolu zamanlar içinde geçen bir devrin, birbirine tutkuyla sarılmış, aşkla kenetlenmiş, acı dolu hayatların hikayesi. Düşünceleri ve ideallerinden ödün vermeyen eşlerin birbirine olan aşkından, bir annenin çocuklarına aşkına kadar her şey var...
Cansel Elçin: Aşk hikayenin her yerinde. Film zaten güzel bir aşk hikayesi. Ama baba - oğul ilişkisi de var. Bence filmde ‘Ahmet’in (Haluk Piyes) hikayesi daha yoğun. Ama bizim açımızdan da bir aile dramı söz konusu.
Tercih ettiğiniz roller var mı?
Sera Tokdemir: Drama oynamayı daha çok seviyorum çünkü daha hissederek oynuyorum. Ama izleyenler beni komediye çok yakıştırıyor. Bir hikaye var ve ona hizmet etmeye çalışıyoruz. Seyircinin tepkisi belirliyor. ‘Kanıt’ta oynadığım dönemde beni yolda görüp “Aa ben ‘Zeynep’i çok seviyordum” derken başka biri ‘Zehra’ için aynı şeyi söyleyebiliyor. Bu da beni çok mutlu ediyor. Farklı karakterleri oynayabiliyorum.
Cansel Elçin:Ben oyuncuyum, kendime yakın hissettiğim ve beni etkileyen her proje ve karakteri değerlendiririm. Ama daha basit hikayelerin peşindeyim. Daha çok insanların patetik halleri ilgimi çeker. Mesela Peter Sellers’ın ‘Merhaba Dünya’ adlı filmi ya da Charlie Chaplin filmleri gibi ağır içerikli dram sahnelerini mizahi bir şekilde işleyen filmleri seviyorum. Dertleri ya da kötü durumları anlatmak için mizahı kullanmak bana daha doğru geliyor.
Saatler süren hazırlık yordu
“Beni yaşlandırmak için yurt dışından özel bir protez getirildi. Her defasında altı saat hazırlık sürecim oldu. Orada hem kapalı hem de açık halde bulunuyorum. Başımın açık olduğu sahnelerde saçlarımın rengi değiştirildi. Yaşlılığa bağlı oluşan sarkmaları çalışmak uzun sürdü. Normalde makyajın dayanma süresi sekiz saatti fakat ben 13 saate kadar dayandım. Kaşıntı yapmasına rağmen aldırmadım. Bunun sebebi sahneleri daha çabuk çekebilmekti. Kimseyi zora sokmak istemedim. Diğer bir nedeni de hikayede dayanabildiğim kadar kalmak istedim. Filmle beraber ‘Kertenkele’ dizisinin çekimleri de eş zamanlı olarak devam ediyordu. Günde dört defa iki set arasında gidip geldiğim oldu. Ama hiçbir zaman yakınmadım çünkü insan sevdiği şeylerle mutlu oluyor.
MELiS GÜVENÇ - melis.guvenc@milliyet.com.tr
Sponsorlu Bağlantılar
Comments[ 0 ]
Yorum Gönder